Gözlerde başlar değil mi her şey… Bakışlar anlatır kelimelerin anlatamadığını. Peki ya bakamıyorsan yada söyleyemiyorsa gözler anlatılmak isteneni. Sorun hep bu. Dinler gibi görünmek ya da kasmak iyice kendini. Hep böyle geçiyor hayat.. Rahat olmak kelimesi ve kendine güven sorunu mu acaba. Belki de öyle…

Peki gülemediğiniz o anlar.  Beynimin içinde geçen milyonlarca kelime ama engeli sözler değil gözler… Nasıl rahat olunur ki konuşurken… Zamanın gerisinde konuşma öncesi liste yapmak varken ya da konuşulacak konuları birer birer gözden geçirip yanına gidince bütün her şeyi unutan suskun hatıralar varken… Geçmişten geleceğe kalan bir hatıra sanırım bu durum…

Oysa o anda milyonlarca kelime çıkması lazım… Binlerce defa teşekkür… Yada gülen gözlerin ışıltısı ile binlerce kelime… Ama hepsi kaldı… Yine ve sanırım her zaman… Belki de budur kişiye özel durum…

Söylenecek binlerce kelime varken veya yüz yüze olmadan konuşulabilen binlerce kelimenin ardından yan yana gelince aranan konuşma konuları. İlginç ama malesef gerçek… Geçmişte de böyleydi hep ve geçmiş de geleceğin aynası…

Zaman kavramının belki bir gün dengesi şaşar diye buradan seslenelim… Teşekkürler… Binlerce defa mutluluğuma vesile olan güzel kokular için… Sanırım bu bir ilk… En samimi ve en içten duygularla, söylenmedik tüm çığlıklara inat… Teşekkürler…

Değer görmenin ardında, değer vermenin karşılığı demek bile o duygulara ihanet gibi geliyor… Matematiksel bir ifadeden çok daha anlamlar katan çıkar kelimesi ile karışır diye korkuyorum… Değerlere karşılık görülen değeri…

Söylenecek onca kelime varken bir anda susan ve suskunluğum ile haykıran yüreğimin sesi olsun bu cümleler… Bütün varlığım ve tüm duygularımla, iyi ki varsınız…