Bu gece ay ışığı yok değil mi… Bu şehir karanlık ve aydınlanmayacak. Hani güneş olmak var ya doğan her sabahta… Ezanlar okunurken… Duman duman… Zaten hep hayal değil mi… Sanırım… Yokluk bu…
Oysa her şey olmak vardı… Ve şimdi hiçbir şey… Kokla şimdi papatyaları doya doya…
Yalnızlıklara dost olunmaz değil mi.. Yalnızlık bu zaten adı üstünde… Herşey yalnız bırakıyor demekki hiçbirşey olunca… ve zaman kaybı.. Kaybolan tüm herşey gibi… Geçmişten geleceğe… Hani nesilden nesile… hani duman duman masadaki sigara ve kül tablası…
Umuttu sadece o dağlar.. Sadece umut… Beklentisiz, olmayacağını bile bile…
Seni istikbal için gelmek cihana…
ve başkasından almak sonra geliş müjdeni..
bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana…
Sadece umut belkide hayal taa beşikten mezara kadar…
Yok olmaksa çare; yokum… Taki varlığım bir işe yarayana kadar.. Unvansız.. Adı olmayan herşey için..
Belki mutluluğun adı bu olur.. Yokluk.. Yıllar sonra beklenen… Ve başkaa.. Öylece kalsın hep kaldığı yerde… Bir şiir, bir sıcaklık, bir de keşkeler… Hani neydi bahaneleri yoktur… Varsa eğer.. Uzak kalmak belki mutluluğun unvanı olur…
Olsun… Yarın ay doğar yine… Hiç olmak adına.. Gemiler çoktan yanmıştı zaten… Havai fişeklere de gerek yoktu… Her suskunluğumda… Belki de bir anı olmalı bu gidiş… Sabah ezanlarında okunan dua gibi…
Yokum…