Bazen dolar içim, kelimeler sığmaz cümlelere… Haykırmak isterim içimde ne varsa… Ne varsa dökmek isterim hayatın adına… Geçmişte yaşanan anı adına ne varsa.. hatırlamak istemediğim tüm kabuslar gelir aklıma..
Ve onlardan biri…
Anadolu’nun en doğusunda bir yer.. hayatın anlamının farkında bile değilim… Reelde yaşanan sanal dünyadan yeni kopmuş bir dünyam var.. Hayatım artık bankada evden beklenen bir kaç kuruş ve vize.. final.. kelimelerinden ibaret değil… Seyretmediğim her maçın ardından elde bayrak dilde Türkiye sesleri ile sokaklarda ses kısılana kadar bağıran arkadaşlarım da yok… Elinde afiş, gecenin karanlığında duvarlarda sevdama dil olan afişlerle uğraşan yiğit yüreklerde yok…
Rüzgar ağlarcasına eser buralarda, uzak kavramı gözlere hitap eder artık, uzayıp giden dümdüz ovada… kerpiçten yapılı evlerin bacasından dumanlar simsiyah çıkar… insanlar başka bakar yüzüme… Söylediğim kelimeler başka olur bu diyarda.. Anlaşılmaz.. Anlayamam…
Pasaportsuz kaçak gibi hissederim kendimi, binlerce yıl önce bizim olan topraklarda… Bayrak nazlı nazlı dalgalanırken dert olur birilerine ve rengi dökülür çoğu zaman susamış topraklara..
Şehitler Ölmez… Şehitler Ölmez… Şehitler Ölmez… diye haykırırım defalarca…
Ama yanaklarımdan dökülen kırmızı değildir… Kusarım içimde ne varsa, köpek kadar olamayıp ekmek yediği yere ihanet edenlere… Domuz eti yiyerek domuzlaşan insanların eteği altına sığınıp bu vatanı satanlara…
Ve bir başka doğar güneş yine… Yarınlar hep umudum olur. Rüyalarımda kin.. Sayıkladığım kelimeler; Ölüm.. Öcünüz alınacak… Vatan sağolsun…
Susuz sabahlar karşılar yine beni… Yine dilini bilmediğim insanlar… Hasreti dindirecek teller kopuk… Hasretim olur karşıdan karşıya geçmek… Önceden yolların kenarlarında görüpte beklediğim ışıkların rengini görürüm insanlarda… Ve inadına kin gelir aklıma… Susamış topraklara can vermek gelir aklıma… kanla… Bu topraklar benim… Yüzyıllardır hep benimdi…
Ve gecelerde yanan lüks lambası… Aydınlatır gibi yapar odayı.. Dışarıda köpek sesleri bozar gecenin sessizliğini… Gökyüzü aydınlanır, mermilerin izleriyle. Kim bilir hangi ananın yüreği yandı… Kim bilir kime ağıt yakılacak yine.. Kimler sahte suratlarıyla başsağlığı dileyecek… kimler çıkıp yine aynı masalı söyleyecek…
Bu ülke bizim… bizler et… tırnak
Yine birileri çıkacak…
hepimiz kardeşiz… kardeşlikten konuşacak…
Yeter artık bu kadar uyumak…
Yeter artık bu kadar susmak…
Hesap sormak lazım; hesap sormak…
Burası benim ülkem.. benim bu toprak…
Burası Hakkari… Burası Van… Burası Şırnak…
2001 – Şırnak