Çocuk.. Hiç anlaşılmayacak kadar çocuk… Yıllar sonrada çocuk.. 20 yıl sonrada… Neredeyim ki.. Ya da ne.. Kim.. Olmayan bir varlığın bir sürü karmaşası… Yokluğun acısı içinde var olan
Bu gece ay ışığı yok değil mi… Bu şehir karanlık ve aydınlanmayacak. Hani güneş olmak var ya doğan her sabahta… Ezanlar okunurken… Duman duman… Zaten hep hayal değil
Bir durgunluk çöktü üzerime… Hani sıradanlıktan daha öte bir şey. Rutin hayatın çıkmazlarında hüznüm. Sanrılarımın karşılığı belkilerimin sebebi. İçimi acıtıyor her cümle. Bomboş geliyor herşey.. Tuhaf, ilginç, yokluk
Ellerim üşüyor… Hava buz gibi… Titrek.. Tedirgin.. Korkak belki de… Yılların korkusu… Ya da yılların kokusu… O hikayenin son paragrafı… Bitmeyen üç noktanın arasına virgül, virgülden sonra ünlem
Ya işte öyle… Sonu olmayan yolun sonsuzluğu. Uzaklardan bir dost, arkadaş, sırdaş.. Adını koyamadığım sen… Sebepsiz, nedensiz, ve sonsuz… Zaman kavramı içinde kaybolup giden kelimeler.. Hep siyah ile
Sıkıldım dünya senden. Hem senden sıkıldım hem de senin gibi dönenlerden sıkıldım. Menfaatçilerden, sadece işi düşünce arayanlardan, bencillerden, egoistlerden, üzemediklerimden, hepinizden sıkıldım. Etrafımda nasılsın diyen bir kaç hatırı sayılır
Ve yine gece oldu günaydın tüm gececilere… Hayatın çıkmazlarında dolaşmaktan ve her şeye takılıp kalmaktan sıkıldım. Menfaat avcısı insanlardan sıkıldım… İşine yaradığı kadar adamlık yapanlardan sıkıldım… Sustukça aptal
Bazen ardına bile bakmadan çekip gitmek gerekir. Her şeyi bir anda silerek… Her şeyi yok sayarak… O an yapamam dediğin her şeye inat, tek kalemde bir çizgi ve
Ve şöyleee 1253…. ve 11… Dar sokaklı mahallenin karmakarışık sesleri arasında suskun kelimelerim ile ben.. Güneş enerjilerinin anlatamadığı ölümsüz aşklar:) Ya da kapı arkalarına yazılan harflerde kaybolup giden